Baharın gelmesi ile mantar zehirlenmelerinin zirve seviyelere ulaştığı döneme girildiğini kaydeden Ustabaşı, Gümüşhane’de de son günlerde artan mantar zehirlenmesi vakaları ile karşılaşmaya başladıklarını söyledi.
Dünyada ve Türkiye’de doğa mantarlarının yenilmesi sonucu ortaya çıkan zehirlenme vakalarıyla sıkça karşılaşıldığını ve bu vakaların önemli bir kısmının da ölümle sonuçlandığını belirten Ustabaşı, “Yenilebilen ve zehirli mantarları birbirinden ayırt etmeye yaradığı iddia edilen, bu mantarların ayrı ayrı topraklarda yetiştiği, görünüm, renk, koku gibi faktörler ile birbirinden ayırt edilebileceği, zehirli mantarın koparıldığında iç kısmının renginin değiştiği, böceklerin yediği mantarların zehirsiz olduğu, zehirli mantar gümüş kaşık ile kaynatıldığında gümüşün renginin karardığı, ağaçlarda yetişen mantarların zehirsiz olduğu, tuzlu ya da sirkeli suda kaynatmak ve pişirme ile mantarın zehrinin ortan kalkacağı gibi yanlış inanışlar da zehirlenmelere ve yüzlerce insanın ölümüne neden olmaktadır. Mantar zehirlenmelerinin klinik belirtileri ve ortaya çıkış süresi mantarın içerdiği toksinin türüne göre değişmektedir. Mantar zehirlenmesi sıklıkla mantar tüketilmesinden 2-6 saat sonra bulantı, ishal, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, sersemlik, bulanık görme, karın ağrısı, çarpıntı, terleme, tansiyon düşüklüğü, yüz ve boyunda kızarma gibi belirtiler ile ortaya çıkar. Ancak bazı zehirli mantar türlerinde içerdiği toksine bağlı olarak 6 saatten sonra gecikmiş bulgular görülebileceği unutulmamalıdır. Mantar yiyen bir kişide bu belirtilerin olması durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Koma ve ölüm ile sonuçlanabilen mantar zehirlenmelerini engellemek için ise vatandaşlarımız doğal alanlarda yetişen mantarları kesinlikle yememeli, bunun yerine kültür mantarlarını tercih etmelidir” dedi.
YORUMLAR