Elma, M.Ö aşağı yukarı 6000 yılından beri Anadolu’da mevcut. Çatalhöyük kazılarında yaban elmasının çekirdeklerine rastlanıyor. Yani prehistorik dönem insanı yaban elmasını biliyor ve yiyor. Romalılar ise elmaya meraklı. Elmanın çeşitlerini geliştirip 12 çeşit elma yetiştiriyorlar. Evliya Çelebi Anadolu’nun birçok yerinde gördüğü meyveleri seyahatnamesine kaydediyor. Babürşah da Babürnamesi’nde Hindistan’da gördüğü meyveleri anlatırken Elma’yı özellikle vurgulayıp, Türkistan’daki elmalarla kıyaslıyor. Babürşah’ın geldiği yerler Hindistan olsa da, gönlündeki Türkistan özlemi sürüp gidiyor.
Elma ve siyaset mi diyeceksiniz. Türk milliyetçiliği de, kendini tanımlar mahiyette bir kızılelma ideali oluşturmuştur. Eski çağlardan beri Türk cihan hâkimiyeti idealini sembolik olarak ifade eden bu kavram Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin ve daha bir çok yazar tarafından yeniden gündeme getirilmiştir.
Güzel sanatlarda elma ise, kilimlere, halılara, dokumalara, oyalara, minyatürlere, hat sanatına, çinilere, süsleme sanatına yansıyor. Elma yine kültür tarihimize bilmeceler ve atasözleri aracılığıyla malzeme teşkil ediyor ve her yönüyle dikkatimizi çekiyor. Elma ayrıca, gençlik, ölümsüzlük, erkek çocuk, murat, soyun devamlılığı, güzellik, verimlilik, ebedîlik, gençlik, kuvvet, sağlık, sevgi, yaşam, bağlılık, barış, iyi niyet ve hatta inancı sembolize etmektedir.
Kimin anılarında meyve ağaçları yoktur ki… Dallarına salıncaklar kurulan meyve ağaçları, meyve bahçeleri, hatıralarda yer alırken bu gün artık bahçeleri yok olmuş bir Gümüşhane var. Elma ve armut zamanında şehirde ticari bir değere sahip iken artık meyve bahçelerinin yerini apartman yığınları almıştır. Kabuğu kırmızı içi kar beyazı elmalar yetiştiren ağaçlarla süslü elma bahçelerinin dünyanın en güzel çiçeği olan elma çiçekleriyle birlikte şehrin görüntüsünden olduğu gibi kokusundan da söküp çıkarılması şehre ilişkin hayallerimizi de alıp götürmüş gibidir.
17.yüzyılda Gümüşhane’yi ziyaret eden Batılı seyyahlardan Hommaire de Hell’in Harşit vadisinin tabanını kaplayan meyve bahçelerinden, bu bahçelerdeki meyvelerin çeşitliliğinden söz etmekte, bahçelerden toplanan elma ve armutların İstanbul’a kadar gönderildiğini yazmaktadır. Çeşitli kaynaklarda anlatılır, Gümüşhane, Birinci Dünya Savaşı sırasında Temmuz 1916 yılında Rusların istilasına uğramıştır. Şehri işgal eden Ruslar, askeri hazırlık yapmak bahanesiyle elma bahçelerini insafsızca yok etmişlerdi. Ruslardan sonra Ermeniler de birçok Müslüman Türk’ü katlettikten sonra elma ağaçlarını kesmişlerdir. Bu da Ermeni vahşetinin boyutlarını göstermesi bakımından üzerinde önemle durulması gereken bir husustur.
Yazanlar derler ki bu vahşetin altındaki gerçek neden ise, elmacılığı ile meşhur olan Kafkasya’yı Gümüşhane elmacılığının rekabetinden kurtarmaktı. Ruslar ve Ermenilerin yaptığı ağaç katliamına ilaveten, I. Dünya Savaşı sırasında halkın savaş nedeniyle elma bahçeleriyle ilgilenememesi ve bakımsızlık yüzünden, Cumhuriyetin ilk yıllarında, Gümüşhane elma ağaçlarının büyük çoğunluğu yok olmuştur. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra devam eden aşılama çalışmaları ile birlikte şehirde elma bahçelerinin yavaş yavaş yeşermeye başlandığını ve altı yedi sene sonra zararın yarısı karşılanabileceği anlatılmıştır. Bakım çalışmalarının başarılı olması sonucu Anadolu’nun her tarafında, Gümüşhane elması meşhurdur. Bazı şehirlerdeki güzel ve cazip elmalara da Gümüşhane elması adı verilir. Gümüşhane’den yapılan elma ihracatı, Trabzon ve Erzurum’adır. Her iki tarafa gönderilen elmalar için vasıta katırcılardır. Özel sandıklara yerleştirilen elmalar beşer günde, son baharda birer haftada Trabzon ve Erzurum’a ulaşır. Trabzon’dan gemilerle İstanbul’a ve Erzurum’dan trenle Diyarbakır taraflarına gönderilirdi. Harşit Çayının her iki yakasında oluşturulan elma bahçelerinde yetiştirilen elmalar artık ülkede nam salmıştır. İstanbul’a gönderilen elmalar İstiklal Caddesinde ‘Gümüşhane’ adıyla satılırdı.
Gümüşhane’de elmacılığa ilgiyi artırmak ve üreticiyi desteklemek amacıyla Valilik emri ile 1969 yılından itibaren her yılın Ekim ayında Elma Bayramı düzenlenirdi. 1973 İl Yıllığında Gümüşhane’de yapılan Elma Bayramlarından şöyle söz edilirdi;” Gümüşhane’de elmanın kendine has kokusu olan nefis ve lezzetli çeşitleri yetişir. Elma türleri arasında Göbek, Bey, Mahsusa, Sandık, Misket, Limon gibi çeşitleri vardır. İl elmacılığını teşvik etmek amacıyla 4 yıldır Ekim aylarında Elma Bayramı yapılmaktadır. Elmacılık en çok Gümüşhane ve Torul yöresini ilgilendirmektedir. Elma Bayramı iki kısımda yapılmaktadır. Daha çok elma yetiştiricilerini ilgilendiren birinci bölümde elma bahçeleri gezilir. İlaçlama yapılmış ya da yapılmamış bahçelerin arasındaki fark yetiştiricilere açıklanır, elmalar kurulan jüri tarafından değerlendirilerek derece alanlar tespit edilir. İkinci kısımda ise folklor ve eğlence kısmı ile elma yarışmaları yapılarak, yılın elma güzeli seçilirdi. Elma Bayramında derece alan üreticilere çeşitli ödüller verilmektedir. Elma bayramı İl Zirai Mücadele ve Karantina Müdürlüğü tarafından düzenlendiği anlatılmaktadır. Artık bu şehirde elma bahçeleri yok. Öyle çeşit çeşit elmalarımız vardı ki! Gelin, Misket, Sandık,… Hepsinin rengi, tadı, kokusu ve büyüklüğü farklıdır. Bir elmanın dalda geçirdiği süreçte sadece kendi olgunlaşmıyor, aynı zamanda sizi de olgunlaştırıyor. Hayatın anlamının sözlerden ziyade fiilerde saklı olduğunu diğer insanlardan önce siz keşfetmeye başlıyorsunuz. Geldi geçti zaman, hiç eskimedi elmanın meyveler arasındaki liderliği. Gökten hep üç elma düşürdüler biri….
YORUMLAR