Ramazan’ın Vazgeçilmezi Güveçler Raftaki Yerini Aldı

Ev.Gümüşhane

Ramazan’ın Vazgeçilmezi Güveçler Raftaki Yerini Aldı

Akçay memur ve emeklilerin beklentilerini açıkladı
Bakan Karaismailoğlu, Bayburt-Gümüşhane programı kapsamında Kürtün Ayrım Kavşağı’nın açılışını gerçekleştirdi.
Miraç Kandili mesajları

Gümüşhane’nin eski mutfak kültüründen biri olan ve yörede ‘Gudu’ olarak bilinen güveç Ramazan ayının gelmesiyle satışlara başlandı.

‘Gudu’ da pişirilen yemeğin hem sağlıklı hem de lezzetli olduğunu dile getiren işadamı  Ersin Gür,“Güveçlerimizin imalatını ve satışını kendimiz yapıyoruz. Güveçlerimizi sütle yaktık şu an itibariyle yemek pişirmeye hazır haldeler.Müşterilerimiz “Gudu’yu yıkayarak  yemeğini pişirmeye başlayabilirler.  5 kişilikten 30 kişiliğe kadar güvecimiz var. Güvecin özelliğini söylemek gerekirse sebzemizi etimizi doldurduğumuz zaman hazmı kolaylaştırır. Yemek ağır ağır piştiği için lezzetli oluyor”

“Güveç’ kesinlikle deterjanla yıkanmamalı”

güveçte dikkat ettiğimiz en önemli noktanın Güveç’in deterjanla yıkanmaması olduğunu söyleyen Gür,” Bazı insanlar güveci doğru olarak kullanmasını bilmiyor. Güveci biz sadece Ramazana özgü değil, günlükte kullanırız. Kuru fasulye, dolma, sebzeli bu tür şeylerde yaparız.  Güvecimizi kesinlikle deterjanla yıkamamalıyız. Deterjanı emer ve yemeğe verir. Bunun yanı sıra bayanlarımız çok hassas olduğu için teli eline alıp kumu sökülünceye kadar kazıyorlar. Kumu sökülen güveci çöpe atacaksın. Aynı güveci biz 30 yıldır kullanıyoruz. Güvecin suyu ne kadar az olursa ömrü o kadar uzun olur ve yemeğe de bir o kadar lezzet katar”

 “Yüzyıllardır süren gelenek”

Kendisinin Gümüşhane’nin Atatürk Caddesindeki iş yerinde yöresel ürün ağırlıklı dükkanı bulunduğunu ve Dölek köyünde yapılan halk arasında “Gudu” adı verilen güveç satışı da yaptığını ifade eden Gür, şöyle devam etti: “Gümüşhane’de, sadece Dölek köyünde kadınlar tarafından sürdürülen topraktan kap yapma sanatı, yüzyıllardır anadan kıza öğretilerek yaşatılıyor. Üç ayrı dağdan getirilen topraklar, hiçbir makine kullanılmadan karıştırılıp, çamur haline dönüştürüldükten sonra kadınların elinde güveç, sütlaç kabı, testi, vazo ve sürahi gibi ürünlere dönüştürülüyor. Yörede ”gudu” olarak adlandırılan, ünü Avrupa’ya kadar yayılmış toprak kapların satışını ise geçmişte köyün erkekleri yaparken, azalan üretim nedeniyle şu günlerde marketlerde satılmaya başlandı.”

“Şimdi 10-15 Aile Tarafından Yapılıyor”

Gür, , geçmişte sadece kadınlar tarafından üretilen toprak kapların erkekler tarafından il il dolaşarak sattıklarını belirterek, “ erkekler, kapları satana kadar köye dönmüyordu. Geçmişte 200’e yakın hanenin bulunduğu köyümüzde yarıdan fazlası ”gudu” yapımıyla uğraşırken, şimdilerde bu sanat sadece 10-15 aile tarafından sürdürülüyor. Köyümüzde çok eski dönemde köyün en önemli geçim kaynağı olan sanatın başkaları tarafından öğrenilmemesi için yıllarca dışarıya kız vermedikleri de anlatılıyordu” dedi.

“Toprak Üç Ayrı Dağdan Getiriliyor”

Gudu toprağının özel bir toprak olduğunu kaydeden Gür, “ “Toprak kapların yöremize özgü farklı türlerdeki killi toprakların karıştırılmasıyla yapılıyor. Bunun için Alaca yaylası yolunda 3 ayrı dağdan, yol olmadığı için kadınlar bazen sırtlarda bazen de hayvanlar yardımıyla toprak getiriyor. Karıştırılan topraklar çamur haline getirip, gerekli kıvamı alıncaya kadar ayaklarla yoğruluyor. Ardından küçük parçalara ayrılan çamurun içinde çakıl kalıp kalmadığını elle kontrol ediliyor. İçinden küçük taş parçalarını temizleyip, ‘gurufa’ denilen tahta üzerine yerleştirilen çamuru ‘granzı’ adlı ağaç parçası ile ağız kısmından başlayarak şekillendiriliyor. Ardından da kabı hafif ıslatıp üzerindeki pürüzleri ‘gogoç’ denilen taş parçası ile düzeltiliyor. Kapak ve kulplarını yaptıktan sonra en az 2 saat güneşte kurumaya bırakılan kaplar, daha sonra tezek ya da odun ile ısıtılan tandırda pişiriliyor. Bu aşamada kaplar satışa hazırdır.”

“Satmadan Dönmüyorlardı”

Gür, köyde yalnızca kadınlar tarafından üretilen kapların erkekler tarafından, geçmişte Türkiye’nin dört bir tarafında il il dolaşılarak satıldığını, köyden ayrılanların bütün kapları satmadan dönmediğini, bunun gelenek halini geldiğini söyledi. Kullanılan kil ve uygulanan yapım tekniğinden dolayı kapların çok dayanıklı ve gösterişli olduğunu, bu sayede ürettikleri toprak kapların yurt içinde haklı bir üne kavuştuğunu savunan Gür, çeşitli illere, hatta Avrupa’daki gurbetçilere sipariş üzerine toprak kap gönderdiklerini kaydetti.

“Hem Sağlıklı Hem Lezzetli”

Bu kaplarda pişirilen yemeğin hem sağlıklı hem de lezzetli olduğunu dile getiren Gür  “Güveçlerimizin imalatını ve satışını kendimiz yapıyoruz. Güveçlerimizi sütle yaktık ve yıka yemeğini pişir şeklinde satışa hazır durumda.  5 kişilikten 30 kişiliğe kadar güvecimiz var. Güvecin özelliğini söylemek gerekirse sebzemizi etimizi doldurduğumuz zaman hazmı kolaylaştırır. Yemek ağır ağır piştiği için lezzetli olur. Bizim güveçte dikkat ettiğimiz önemli nokta şudur. Bazı insanlar güveci doğru olarak kullanmasını bilmiyor. Güveci biz sadece Ramazana özgü değil, günlükte kullanırız. Kuru fasulye, dolma, sebzeli bu tür şeylerde yaparız.  Güvecimizi kesinlikle deterjanla yıkamamalıyız. Deterjanı emer ve yemeğe verir. Bunun yanı sıra bayanlarımız çok hassas olduğu için teli eline alıp kumu sökülünceye kadar kazıyorlar. Kumu sökülen güveci çöpe atacaksın. Aynı güveci biz 30 yıldır kullanıyoruz. Güvecin suyu ne kadar az olursa ömrü o kadar uzun olur ve yemeğe de bir o kadar lezzet katar” dedi.

“Devlet mutlaka bu sanata el atmalı”

İş adamı Ersin Gür, bir kadının günde ortalama 10-15 toprak kap üretebildiğini, kapların büyüklüğüne göre değişen fiyatlarla satışa sunulduğunu kaydetti. Gür, “Gümüşhane’de hem bir yemek çeşidi hem de bu yemeğin pişirildiği kaba adını veren güveç, halk arasında gudu ya da gudi olarak biliniyor. Özellikle Ramazan aylarında fakir-zengin her ailenin mutfağına giren güveç, yemekleri lezzetli hale getiriyor. Gümüşhane’ye özgü bu sanatın yok olmaması için devletin mutlaka el atması ve desteklemesi gerek” diye konuştu.

Paylaş

YORUMLAR

Ana Sayfa
Video
Ara